ÇİÇEK KANI: ANARŞİST-FEMİNİST BİLDİRİ
ÇİÇEK KANI: ANARŞİST-FEMİNİST BİLDİRİ
Biz anarşizmin, feminizmin mantıksal açıdan tutarlı bir
ifadesi olduğuna inanan bağımsız bir kadın kolektifiyiz.
Bizler, her kadının kendi ezilmişliğinin yegâne meşru
sözcüsü olduğuna inanıyoruz. Her kadın, daha önceki siyasi bağlılığı ne olursa
olsun, kendi ezilmişliğini fazlasıyla kendi içinden bilir; bu nedenle,
kurtuluşunun alacağı biçimi kendisi tanımlayabilmeli ve tanımlamalıdır.
Neden birçok kadın 'hareketler'den bıkmış ve yorulmuş bir
hâlde? Bizim cevabımız, hatanın tek tek kadınlarda değil, hareketlerin
doğasında yattığıdır. Siyasi hareketler, bildiğimiz üzere, siyasi eylemlerimizi
kişisel düşlerimizden ayrı tutar --ya düşlerimizin gerçekleşmesinin
imkânsızlığına inanarak onları terk edene ya da düşlerimize sımsıkı
sarıldığımız için hareketi bırakana değin. Samimi anarşistler ve samimi
feministler olarak, imkânsızı düşlediğimizi ve imkânsızın tamamen gerçekliğe
dönüşmesinden daha azıyla asla yetinmeyeceğimizi söylemeye cesaret ediyoruz.
Kadınların kurtuluşu hareketinde iki ana eylem biçimi
olagelmiştir. Birisi, en iyisinden kişisel düzeyde baskı ile uğraşmanın en
anlamlı biçimlerinden olan, ancak en kötüsünden bir terapi grubu seviyesinin
ötesine asla geçmeyebilecek, küçük, yerel, [bireysel] istençle örgütlenen
bilinç-yükseltme gruplarıdır.
Diğer ana katılım tarzı ise, eylemlerini belirli siyaset
çizgileri doğrultusuna odaklayan, kadınların ezilmesini somut, tek bir konuya
odaklanan [single-issue] programlara dönüştürmenin çok sancılı olduğu büyük,
bürokratikleşmiş gruplardır. Bu tipteki gruplarda bulunan kadınlar genellikle
bir süre için resmi sol siyasete katılmış, ancak diğer sol gruplar içindeki
cinsiyetçiliğe tahammül edememişlerdir. Ancak solcu erkeklerin yukarıda
bahsedilen tavırlarına tepki göstermelerinin ardından, resmi bir siyasi
yönelime sahip birçok kadın varoşlarda yaşayan kardeşlerinin 'terapi grupları'
olduğunu düşündükleri [katılım tarzının] geçerliliğini kabul
edememişler; erkek-hâkimiyetindeki Marksist-Leninist, Troçkist, Maoist retorik
alanı içinde kalmaya devam etmiş ve tepki gösterdikleri erkek sol grupların
kullandığı siyasi örgütlenme biçimlerini kullanmaya devam etmişlerdir. Siyasi
yetkinleşmenin, tek konulu programlar etrafında bir hareket 'inşa etmek'
anlamına gelmesi gerektiğini [söyleyen], böylece de 'kitlelerin bilinçliliği
bizim seviyimize ulaşana kadar sabırlı olmamız' gerektiğini ima eden kadın
hareketinin bir kısmında, eski erkek solun seçkinciliği ve merkezileşmesi bu
sayede yerleşmiş, zehrini zaten salmış oluyordu. Ezilen bir insana ezildiğinin
söylenmesi gerektiğini varsaymak ne de büyük bir alçakgönüllülük! Onun
bilinçliliğinin ancak bir konudan başka bir konuya geçerek, azar azar artarak
gelişeceğini varsaymak ne büyük bir alçakgönüllülük!
Geçtiğimiz on yıllık, belki de daha uzun bir süre
boyunca, soldaki kadınlar sürekli olarak kendi kurtuluşumuz için savaşmaktan
kaçınmış, tüm kadınların ezilen bir grup oluşturduğu bariz olgusunu göz ardı
etmişlerdir. Sayımız o kadar çok ve o kadar dağınığız ki, bizler hata yaparak
kendimizi 'erkeklerimizin', babalarımızın ya da kocalarımızın sınıfsal konumuna
göre belirlenen sınıfların üyeleri olarak tanımladık. Böylece, bizleri ezilen
kadınlar olmanın ötesinde orta-sınıf mensubu olarak gören solcu kadınlar bizi,
bizim için öncelikli olan kendi mücadelemize katılmaktan alıkoymuşlardır. Bunun
yerine bizler kendimizi diğer ezilen insanların yanında savaşmaya adadık, yani
içinde bulunduğumuz kötü durumuma kendimizi yabancılaştırdık. Birçokları,
yalnızca beyaz orta sınıf erkeklerin suçluluk tribinden kaynaklanan bu tavrın
artık kadın hareketi içinde var olmadığını söyleyecektir; ancak bugün bile
otonom kadın hareketleri içindeki kadınlar, kendimizi örgütleme gereksinimine
yoğunlaşmaksızın işçi sınıfı kadınlarını örgütlemenin gerektiğinden bahsediyorlar
--sanki biz halihazırda o düzeyin ötesindeymişiz gibi. Bu (ilk önce ve
öncelikle kendimizi özgürleştirmekte ısrar etmemiz), bizim ezilen bu [işçi
sınıfından olan] kızkardeşlerimizi daha az sevdiğimiz anlamına gelmez; aksine
tüm kurtuluş mücadelelerinde samimi olabilmemiz için en iyi yolun kendi
ezilmişliğimizi kabul etmek ve doğrudan onunla uğraşmak olduğuna
inanıyoruz.
Neden Anarşizm?
Bizler Marksist-Leninist analiz ve stratejinin
reddedilmesinin politik bir naiflik anlamına geldiğine inanmıyoruz. 'Demokratik
merkeziyetçi' bir grubun bile, 'öncü' temsilcimiz olarak
nitelendirilmesini reddetmenin siyasi olarak naif olduğuna inanmıyoruz.
Hareketler 'inşa etmek'le ilgilenen grupların doğası şöyledir: 1) 'fazlasıyla
aşırı' düşleri 'gerçekçi' düşlere dönüştürmek ve 2) en sonunda bizzat
tiranlığın bir organı hâline gelmek. Teşekkürler, kalsın!
Modern radikal tarih boyunca, Marksist-Leninist kuram ve
pratiğe tamamen zıt giden --Bakunin'den Kropotkin'e, Sophie Perovskaya'ya, Emma
Goldman'a, Errico Malatesta'ya, Murray Bookchin'e uzanan-- ayrı bir radikal
gelenek vardır; bu Anarşizm'dir. Radikallerin çoğuna yabancı olan bir
gelenektir bu, çünkü çok daha örgütlü olan Devlet ve Marksist-Leninist
örgütlenmeler tarafından devamlı surette çarpıtılmış ve yanlış gösterilmiştir.
Anarşizm, sorumsuzluk ve kaos ile eş anlamlı değildir.
Aslında, solun zamanı geçmiş örgütsel ve politika-yapıcı pratiklerine anlamlı
alternatifler sunmaktadır. Temel anarşist örgütlenme biçimi, [bireysel]
istençle örgütlenen ve devam ettirilen küçük bir gruptur; bu grup, üyelerinin
ezilmesini ve onların kurtuluşlarının alacağı biçimleri tanımlama doğrultusunda
çalışmalıdır.
Kadınların örgütlenmesi, Yeni Sol'da ve Marksist solda,
Devrim için birlikler oluşturulması olarak görülür. Ancak biz, mücadeleye
katılan her kadının bir Devrim olduğunu iddia ediyoruz. DEVRİM BİZİZ!
Toplumun bize dayatmayı hedeflediği davranışlardaki
[içselleştirilen] kısıtlılığı ortadan kaldırmak için, içtepi ile hareket etmeyi
öğrenmemiz gerekli. Hareket, çoğumuz için bizden kopartılmış bir şeydi.
Artık kendimizi bir hareketin üyeleri olarak değil, işbirliği içindeki bireysel
devrimciler olarak düşünmemiz gerekiyor. Birbirini kişisel olarak tanıyan ve
güvenen iki, üç, beş ya da on bireysel devrimci, devrimci eylemler yürütebilir
ve kendi politikamızı geliştirebiliriz. Lidersiz bir ilgi grubunun
[affinity group] üyeleri olarak her üye, eşit düzeyde iktidara sahip
olarak iktidarın hiyerarşik işlevini olumsuzlar. KAHROLSUN TÜM PATRONLAR!
Böylece, hareketin gideceği yönü bizim adımıza liderlerin belirlediği bir
hareketin içinde kaybolup gitmeyeceğiz --biz kendi hareketimiziz, kendi
hareketimizin yönünü biz belirleriz. Bizler, idare edilmeye, adımıza
konuşulmasına ve nihayetinde de yatıştırılmaya izin vermeyi reddediyoruz.
Bazılarının öne süreceği üzere, Kadın Hareketi'nin
bölünmesinin tüm devrimci etkinliğimizin sona ermesi demek olacağına
inanmıyoruz. Hayır! Kadının ruhu 'bir hareket' tarafından yönlendirilip
manipüle edilemeyecek kadar büyüktür. Kendi başlarına eyleyen ve kendi
eylemlerine kendileri karar veren küçük gruplar, devrimci kadınların mantıksal
bir ifadesidir. Bu, doğaldır ki çeşitli projeler ve konferanslar için bir arada
çalışacak çeşitli grupların varlığı dışlamaz.
Bu amaçlar doğrultusunda ve diğer kadınlarla bağlantımızı
koparmamak için, Massachusetts, Cambridge Kadın Merkezi içinde otonom bir
kolektif olarak örgütlendik. Kadın Merkezi bir federasyon olarak, yani politika-üreten
bir grup olarak değil, ancak çeşitli kadın gruplarının bir araya geldiği bir
merkez olarak faaliyet gösterir. Gerektiğini düşündüğümüz zaman buna benzer
bildiriler yazmaya da devam edeceğiz. Herkesin sesini ve her türden sesi
duymaktan gerçekten de memnun olacağız.
TÜM İKTİDAR HAYAL GÜCÜNE!
Red Rosia ve Black Maria of Black Rose Anarko-Feministler